Obsesif kompulsif bozukluk kadınlarda daha sık görülüyor

Obsesif kompulsif bozukluk bayanlarda daha sık görülüyor

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB); obsesyon yani takıntılı fikirler ve kompulsiyon olarak isimlendirilen, yineleyici davranışların oluşturduğu ruhsal bir hastalık. Obsesif kompulsif bozukluğun 50 bireyden birinde görüldüğünü lakin her takıntıya obsesif kompulsif bozukluk demenin hakikat olmadığının altını çizen Anadolu Sıhhat Merkezi Uzmanı Psikolog Ezgi Dokuzlu, “Her insanın çeşitli mevzularda kendine nazaran takıntıları olabilir. Örneğin; her gün birebir bardaktan su içmek isteyebilirsiniz yahut paklık için saatler harcıyor olabilirsiniz lakin bu takıntılara hastalık demek için günlük hayatınızı olumsuz istikamette etkilemesi, rutin işlerinizi engellemesi ve sizi epeyce çaresiz, dertli hissettirmesi gerekir. Obsesif kompulsif bozukluk istatiksel olarak ekseriyetle 20’li 30'lu yaşlarda başlıyor olmasına karşın okul öncesi dahil her yaş kümesinde görülebildiği unutulmamalıdır” açıklamasında bulundu.

Kadınlarda ortalama 22-23 yaşlarında, erkeklerde ise 16-17 yaşlarında ortaya çıkan obsesif kompulsif bozukluk, erkeklerde bayanlara oranla daha erken yaşlarda görülmesine karşın bayanlarda rastlanma oranı daha fazla olan bir rahatsızlıktır. Halk ortasında “takıntı” hastalığı olarak bilinen obsesif kompulsif bozukluğun kişinin günlük alışkanlıklarını bilhassa de iş hayatını olumsuz istikamette etkileyen bir hastalık olduğunu belirten Anadolu Sıhhat Merkezi’nden Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu, “Hastalar kendilerini huzursuz eden niyetlerden kaçıp rahatlamak hedefiyle tekrarlayan davranışlara yönelirler. Kişinin kanılarının yarattığı anksiyete ortaya kimi ritüeller yahut rutin davranışlar çıkarabilir ve hasta bu ritüel yahut rutin davranışları acil bir biçimde gerçekleştirme muhtaçlığı hissetmeye başlar. Kişinin zihninde denetim edemediği dürtüler ve kanılar olabilir. Bireye nazaran bu durum mantıksız gelse bile kendini, tekrarlayan o hareketi yapmaktan alıkoyamaz. Ekseriyetle bu aksiyonu gerçekleştirmezse başına makûs bir durum geleceği hissine kapılabilirler” dedi.

Takıntılar hayatınızın denetimini elinizden alabilir

Kontrol takıntısı olan şahısların, ocağın yahut kapının kapalı/kilitli olduğunu tekrar tekrar denetim etme muhtaçlığı hissettiklerini söyleyen Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu, “Temizlik ile ilgili takıntıları olan bireyler ise genelde kir yahut mikrop bulaşacağından korktuklarını söyleyerek ellerini yahut eşyalarını tekraren yıkar, konutlarını çok sık aralıklarla ayrıntılı temizler. Kişi yeniden de pak olduğundan emin olamaz. Vakit zaman hastalar; yürürken adımlarını saymak, sıraya koyduğu işleri yapmadan meskenden çıkamamak yahut kaç defa nefes alıp verdiğini saymak üzere rahatsızlık verici davranışlara yönelebilirler. Bu durum kişiyi epeyce yorar ve tedavi edilmediğinde gün geçtikçe içinden çıkılamaz bir durum haline gelir” halinde konuştu.

Obsesif Kompulsif Bozukluk tedavisinde öncelikli gaye hastanın korkularının azaltılması

OKB tedavisinde bilişsel davranışçı terapi yolu ile ilaç tedavisinin senkronik bir halde uygulanması gerektiğini belirten Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu, “Tedavide, hastalardaki fikirlerin oluşturduğu ağır sorumluluk duygusu ve bu hisle bir arada gelen kaygı/stres düzeyini azaltmak amaçlanır. Buna ek olarak psikodinamik terapiler de tedavi sürecine katkı sağlamaktadır” dedi.

Mikrop yahut hastalıklardan çok derecede korkmak OKB belirtilerinden biri

Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu, obsesif kompulsif belirtilerini şöyle özetledi: “Mikrop yahut hastalık bulaşmasından çok derecede korkmak, şeytanca niyetlere kapılmaktan korkmak, daima nizamlı olmaya çalışmak (örneğin günlük işleri daima makul bir sıraya nazaran yapmak) ve sistem bozulduğunda huzursuz olmak, kusur yapmaktan korkmak, temiz insanlara ziyan vermekten korkmak, rutin işleri kesinlikle sayı sayarak yapmak, eşyaları tekrar tekrar düzeltmek yahut dizmek, kapının kilitli olup olmadığını yahut ocağın kapalı olup olmadığını daima tekrar etmek, çok kısa bir vakit dilimi içinde gerekli gereksiz duş almak yahut el yıkamak, paklığa çok fazla vakit ayırmak, ne maddi ne de manevi bir mana taşımayan hatta tahminen çöpe atılma vakti gelmiş eşyaları biriktirmek, birtakım sözleri tekrarlamadan duramamak, daima olarak öbür insanlara karşı rezil olma korkusu taşımak, çok mükemmeliyetçilik, her şeyden ve herkesten kuşku duymak ve bu kuşkular yüzünden olağandan daha fazla inanç muhtaçlığı hissetmek, sevdiği insanların başına makus şeyler geleceği hissine kapılmak…”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı