Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 10 Ekim Dünya Ruh Sıhhati Günü üzere günlerin farkındalık oluşmasını amaçladığını tabir ederek, “Ruh sıhhati konusunda da farkındalığa çok gereksinim var.” dedi.

Kişi güçlü ve zayıf taraflarını bilmeli!

Ruh sıhhatinin birinci kademesinin özbilinç yani kendini tanıma, ikinci etabının özyönetim, kendini yönetme, üçüncüsünün karşı tarafı tanıma, empati, dördüncüsünün de bağ idaresi olduğunu anlatan Prof. Dr. Tarhan, insanın ‘Benim güçlü taraflarım ne, zayıf taraflarım ne?’ sorusunun karşılığını bilmesi gerektiğini lisana getirdi.

Ruh sıhhati deyince ‘Hoşuna giden şeyi yap, mutsuz eden şeyden kaç, bir şey seni mutsuz ediyorsa bırak, hayatını yaşa, çocuğun seni mutsuz ediyorsa bırak hayatını yaşa’ üzere durumların akla gelmemesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Böyle bir hayat yok. Bu insanı son derece bencil yapıyor. Kişisel narsizmi, toplumsal narsizmi geliştiriyor. Bu çok tehlikeli. Bu insanları yalnızlığa ve mutsuzluğa götürüyor. Bunun sonucunda depresyon artıyor.” dedi.

Mutsuzluktan kaçmak yerine ‘nasıl aşarım’ demeli!

Modernist yanılgının insanlığın hayat ideolojisini değiştirdiğini lisana getiren Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:

“Şimdi bu psikoswot tahlilini (kişilerin ya da kurumların belirli bir emele yönelik aksiyon almadan evvel güçlü ve zayıf olan taraflarını keşfedip var olan fırsatları ve tehditleri göz önünde bulundurması) ele alalım. İmkan ve fırsatları pahalandırmak için evvel gayesi bilmemiz lazım. O hedefe giderken önüme çıkabilecek fırsatlar nelerdir, tehditler nelerdir, imkanlar nelerdir? Bunları bilebilmek için evvel hayat hedefinin olması lazım, hayat maksatlarının olması lazım, amaçları olan bir kişi bu türlü durumlarda maksada giderken önüne bir mutsuzluk çıktıysa ‘Ben bu mutsuzluktan kaçmak yerine nasıl aşarım’ diye gitmesi lazım. Memnunluk doruğuna çıkarken el cepte çıkılmıyor, bu türlü çiçekli yollardan çıkılmıyor, emek vermek, yorulmak, terlemek istiyor. Memnunluk bir amaçsa, zirveyse, tepeyse, ulaşacaksak oraya yatırım yapmak gerekiyor.”

Ergenlik 25-30 yaşına uzadı…

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, uzamış ergenliğin tüm dünyada salgın halinde olduğuna işaret ederek, “Ergenlik uzamış 25-30 yaşına gelmiş. İçindeki çocuk daha 10-15 yaşında. Bakıyorsun içindeki çocuk o memnunluk tuzağına çabucak düşebiliyor, ilgi gösterene aşık olabiliyor mesela. Temel pahaları olmayan ters şeyler yapabiliyor, ahlak normlarına uygun olmayan şeyler yapabiliyor. His regülasyonu yapamıyor bu şahıslar, yani hislerini düzenleyemiyor. Hayat demek, kurallı hayat demek.” diye anlattı.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ruh sıhhatinin insanın yaşama hakkı olduğunu belirterek, dünyada maddi refahın arttığını fakat ruhsal refahın yerlerde süründüğünü, intiharlar ve boşanmaların arttığını, Türkiye’nin de bu istikamette ilerlediğini söyledi.

Eskiden kültürel normları ailelerin, artık ise medyanın öğrettiğini söz eden Prof. Dr. Tarhan, şu an dünyanın büsbütün haz odaklı, tüketim çılgınlığına ve lükse düşkün, egonun şişirildiği bir çağ olduğunu anlattı.

Egoizm çağı…

Egoizmin insanlık tarihinde bu kadar globalleştiği bir devir olmadığını da lisana getiren Prof. Dr. Tarhan, “Onun için bu çağa enaniyet çağı, yani kişinin kendisini ve çıkarlarını diğerlerininkinden üstün tutması, bencillik etmesi diyorlar.” diye konuştu.

Egoizmin olduğu yerde de mutluluğun olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, mutluluğun şuyun olsa keyifli olursun diye dış nedenlere bağlandığını halbuki mutluluğun iç nedenli olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, anda yaşamanın ve bugünün değerini bilmenin ehemmiyetine vurgu yaparak, “Geçmişten öğrenecek insanoğlu, geleceğe bakacak ancak bugünü yaşayacak. Hayat ideolojisini bu türlü olması lazım, yoksa entelektüel gücümüzü, zihinsel gücümüzü boşa harcamış oluyoruz.” dedi.

Eğitimli insanların çocuklarına bakın…

Kendinden sonraki nesli düzgün eğitmenin gereğine de işaret ederek, “Osmanlılar en uzun şeyi adaletle yapmışlar. Mesela şu anda başarılı bir yerde olan, profesör, şu bu olmuş insanlara bakın anne ve babaları çiftçidir, esnaftır… Çocuklarını o denli yetiştirmiştir. Lakin şu anda o eğitimli insanların çocuklarına bakın, konuttan kaçıyordur, uyuşturucu kullanıyordur. Bu büsbütün eğitim kusuru öbür bir şey değil. İşe, çalışmaya odaklanmış çocuğuyla ilgilenmiyor.” halinde anlattı.

Çocuğun anne babayla vakit geçirmesi gerektiğini de söz eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ailede de ruh sıhhati kıymetli olduğunu, toplumun yapı taşı olan aile yoksa o toplum çökmeye mahkum olduğunu vurguladı.

Geleceğe yatırım; taşa toprağa değil, beşere yapılan yatırımdır…

Prof. Dr. Tarhan, “Birey ruh sıhhatiyle birlikte aile ruh sıhhati, toplum ruh sıhhatini da göz önüne almakta yarar var. Öbür türlü geleceğimize yatırım yapamayız. Geleceğe yapılan yatırım, taşa toprağa yapılan yatırım değildir, beşere yapılan yatırımdır.” dedi. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı